Konuyu görüntüle
IUCODERS FORUM > Duyurular > Diğer > ?u Dakika Bir Daha Bak Hayat?na...
Yazar
shyama


avatar

Kayıt: 27.01.2006
21.02.2006-18:00 #3087
Biraz uzun ama.. sadece meraklılarına..:

Henuz 18 ini yeni bitirmiştin, enerji ve umutla dolu hayata başlamaya hazırdın... Ne oldu?
İstemediğin bir okula girdin. İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için... Sevmediğin bir bölümde senelerini harcadın.... Ayaklarını sürüye sürüye gittin derslere. Çalışmak istemedin ama yine de zorladın kendini...
Güç bela bitirdin sonunda... Ne ailen, ne de arkadaşların görmedi yaptığın fedakarlığı... Alkışlamadılar seni, omuzlarının üzerine çıkarmadılar, madalya takmadılar. Enerjin çoktan tükenmeye başladı bile... Kimse bilmez nasıl kendini feda ettiğini... Ruhunu teslim ettiğini... Gençliğini tükettiğini... Şimdi iş bulman gerek...Para kazanman, araba alman, ev alman gerek..... İstemediğin bir işe girdin... Böyle olması gerekiyor diye... Sırf çevrendekiler bekliyor diye... İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için... Sabahın köründe gidiyorsun işe...Sevmediğin insanlar ile gününü harcıyorsun...
Heyecan duymadığın işlerle zamanını geçiriyorsun...Yarının gelmesinden
nefret ediyorsun... Sevildiğini hissettin mi peki? Ya saygı? Bitti mi insanların istekleri?
Özgür müsün artık? Hayır hala özgür değilsin...Şimdi evlenmen gerek...
Öyle ya yaşın geçiyor, evde mi kaldın ne? Arıyorsun etrafında uygun birisini, artık evlenmeliyim diyorsun...Acaba gerçekten istiyor musun?
Sana uygun birisini buldun işte, boyu boyuna, mesleği mesleğine,
parası parana göre...Peki ya kalbin?
Düğününden bir gece önce sessizce itiraf ettin kendine, ya doğru kişi
değilse? Belli ki hazır değildin bu evliliğe... Evlenmek için evlendin...İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek
için...Mutlu oldun mu peki?
Kalbin heyecanla doldu mu? Akşam eve koşarak döndün mü? Sevildiğini
hissettin mi? Seviştin mi tüm varlığınla?
Daha evleneli bir sene dolmadı, insanlar çocuk demeye başladılar...
İstedin mi gerçekten bir çocuk sahibi olmayı? Hazır mısın bir canlıyı yetiştirmeye?
Söyle bana ne verebilirsin bu küçük insana? Hayatı kendi gözlerinle
hiç yaşadın mı? Ne istediğini biliyor musun? Ya istemediğini? Hiç risk
aldın mı? Sen hiç kendin için bir şey yaptın mı? Çocuğun bir gün sorarsa
Özgürlük Nedir? Ne cevap vereceksin? Sen hiç özgürlüğü yaşadın mı?
Evliliğinde problemler yaşıyorsun... Sevmediğin bir insanla cehennemi paylaşıyorsun... Boşanmak fikri kafana gelip gelip gidiyor... cesaret edemiyorsun... İnsanlar ne der diyorsun... Gene kendi duygularının
üzerine bir duvar örüp başka insanlar için evliliğinde kalıyorsun....
Fedakarlığını gören biri var mı? Yaşadığın ızdırabı senin gibi yaşayan?Korkuların seni hapsetmiş, her geçen gün etrafına bir duvar daha
örüyorsun. Sevilmeme korkusu, yalnız kalma korkusu, başarısız olma
korkusu, saygınlığını yitirme korkusu ve daha neler neler... Hayatında hiç korkmadığın bir gün oldu mu?
Cesaretle atıldın mı hiç, ya bilmediğin bir dünyaya girdin mi?
Sevilmemeyi göze aldın mı hiç? Gülünç duruma düştün mü? Ağladın mı doyasıya, insanlara aldırmadan? Acı çektin mi hiç, hani öleceğini düşünecek kadar...Ve iyileşmeyi başarabildin mi hiç?
Yaş erdi kemale diyorsun, bu saatten sonra benden ne köy olur ne
kılavuz.
Umutların tükenmiş, hayallerin yıkılmış... Koca bir ömür başka
insanların kontrolü altında geçip gitmiş. Alışmışsın artık bu düzene, artık
istesemde çıkamam diyorsun... Ve gene kendin için bir şeyler yapmaktan
vazgeçiyorsun...
Ne olurdu istediğin okula gitseydin... Kim ne derse desin, ressam olsaydın... Müzisyen, Arkeolog, Sanatçı, Sporcu olsaydın. Hayattaki
büyük adımları ancak hazır olduğunda sen istediğin için atsaydın...
Ne olurdu biraz risk alsaydın? Biraz kendine güvenseydin? Biraz
kendine inansaydın? Ne olurdu seni çepeçevre saran zincileri kırıp, önünde ki duvarları aşıp, kendin olabilmeyi başarsaydın? Kim ne diyebilirdi sana?
Gene kimse madalya takmazdı, gene kimse alkışlamazdı, gene kimse seni omuzlarının üzerine çıkarmazdı...
Ama sen kendine saygı duyardın!
Haydi şu anda şu dakika bir daha bak hayatına... Bu sefer kendin için
bir şeyler yap...Bırak insanlar sevmesin seni, bırak senin mutsuzluğundan
mutlu olmayıversinler, bırak takdir etmesinler, onaylamasınlar, bırak
dedikodunu yapsınlar, itiraz etsinler...
Hayatında bir kere olsun bu riski al! İstediğin mesleği yap... Zevk
al ürettiğin işten... Uçarak git işine...Keyif al birlikte çalıştığın insanlardan... Yaşamını kendin
SEÇ ve MUTLU OL seçtiğin bu yaşamdan...
İstediğin insan ile istediğin zamanda evlen... İster 20 inde ol,
ister 50sinde... Senden başka kim bilir doğru insanın kim olduğunu ve doğru zamanın ne zaman olduğunu? Dinleme başkalarını... Evlenmek için hiç bir zaman geç sayılmaz... Ve hatta istiyorsan asla evlenme... Bu yaşam senin, ve ızdırabını da, mutluluğunu da yaşayan tek sensin....
İstediğin zaman çocuk yap... Kendini hazır hissettiğinde, yaşama bir
canlı getirmek istediğinde ve o çocuğa verecek bir şeylerin olduğunda... Ve hatta istemezsen hiç çocuk yapma...
İstiyorsan başka bir şehre taşın, başka bir ülkeye, başka bir kıtaya...Mecbur değilsin bu şehire tıkılıp kalmaya...
İstiyorsan yeniden okula başla, yeni bir meslek, yeni bir hayat, yeni
ben diyerek kendin için yaşa...
Şimdi soruyorum sana...
Ne zaman kendin için bir şeyler yapacaksın?

CAN DÜNDAR





Ya?amak bir a?aç gibi tek ve hür...
Ve bir orman gibi karde?cesine...

N.H.Ran
Yazar
david


avatar

Kayıt: 30.01.2006
21.02.2006-18:08 #3088
"sevmediğin bi bölümde senelerini harcadin" cümlesine kadar okudum.gerisini okumadım.yani ilk 3 cümle heralde :)
ben bölümümü seviyorum arkadaş biggrin

gene de sagol şeyma







Yazar
karamavus


avatar

Kayıt: 16.01.2006
21.02.2006-18:20 #3091
"jamie cullum - twentysomething" şarkısının sözleri de şu an içinde bulunduğumuz durumu oldukça iyi yansıtmakta...

after years of expensive education
a car full of books and anticipation
i’m an expert on shakespeare and that’s a hell of a lot
but the world don’t need scholars as much as i thought
maybe i’ll go travelling for a year
finding myself, or start a career
could work the poor, though i’m hungry for fame
we all seem so different but we’re just the same
maybe i’ll go to the gym, so i don’t get fat
aren’t things more easy, with a tight six pack
who knows the answers, who do you trust
i can’t even seperate love from lust
maybe i’ll move back home and pay off my loans
working nine to five, answering phones
but don’t make me live for friday nights
drinking eight pints and getting in fights
maybe i’ll just fall in love
that could solve it all
philosophers say that that’s enough
there surely must be more
love ain’t the answer, nor is work
the truth elludes me so much it hurts
but i’m still having fun and i guess that’s the key
i’m a twentysomething and i’ll keep being me






love failed and i have lost my name





Yazar
clairvoyant


avatar
Antalya
Kayıt: 05.05.2006
24.03.2008-23:02 #40369
Bugün bu yazıyı ekleyecektim, baktım ki 2 yıl önce burada payaşılmış...





Let`s make this world a better place to live !

Yazar
benkimim


avatar
istanbul
Kayıt: 04.10.2007
25.03.2008-17:51 #40381
shyama yazdi
 
Biraz uzun ama.. sadece meraklılarına..:

Henuz 18 ini yeni bitirmiştin, enerji ve umutla dolu hayata başlamaya hazırdın... Ne oldu?
İstemediğin bir okula girdin. İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için... Sevmediğin bir bölümde senelerini harcadın.... Ayaklarını sürüye sürüye gittin derslere. Çalışmak istemedin ama yine de zorladın kendini...
Güç bela bitirdin sonunda... Ne ailen, ne de arkadaşların görmedi yaptığın fedakarlığı... Alkışlamadılar seni, omuzlarının üzerine çıkarmadılar, madalya takmadılar. Enerjin çoktan tükenmeye başladı bile... Kimse bilmez nasıl kendini feda ettiğini... Ruhunu teslim ettiğini... Gençliğini tükettiğini... Şimdi iş bulman gerek...Para kazanman, araba alman, ev alman gerek..... İstemediğin bir işe girdin... Böyle olması gerekiyor diye... Sırf çevrendekiler bekliyor diye... İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek için... Sabahın köründe gidiyorsun işe...Sevmediğin insanlar ile gününü harcıyorsun...
Heyecan duymadığın işlerle zamanını geçiriyorsun...Yarının gelmesinden
nefret ediyorsun... Sevildiğini hissettin mi peki? Ya saygı? Bitti mi insanların istekleri?
Özgür müsün artık? Hayır hala özgür değilsin...Şimdi evlenmen gerek...
Öyle ya yaşın geçiyor, evde mi kaldın ne? Arıyorsun etrafında uygun birisini, artık evlenmeliyim diyorsun...Acaba gerçekten istiyor musun?
Sana uygun birisini buldun işte, boyu boyuna, mesleği mesleğine,
parası parana göre...Peki ya kalbin?
Düğününden bir gece önce sessizce itiraf ettin kendine, ya doğru kişi
değilse? Belli ki hazır değildin bu evliliğe... Evlenmek için evlendin...İnsanları mutlu etmek, saygı kazanmak, sevilmek
için...Mutlu oldun mu peki?
Kalbin heyecanla doldu mu? Akşam eve koşarak döndün mü? Sevildiğini
hissettin mi? Seviştin mi tüm varlığınla?
Daha evleneli bir sene dolmadı, insanlar çocuk demeye başladılar...
İstedin mi gerçekten bir çocuk sahibi olmayı? Hazır mısın bir canlıyı yetiştirmeye?
Söyle bana ne verebilirsin bu küçük insana? Hayatı kendi gözlerinle
hiç yaşadın mı? Ne istediğini biliyor musun? Ya istemediğini? Hiç risk
aldın mı? Sen hiç kendin için bir şey yaptın mı? Çocuğun bir gün sorarsa
Özgürlük Nedir? Ne cevap vereceksin? Sen hiç özgürlüğü yaşadın mı?
Evliliğinde problemler yaşıyorsun... Sevmediğin bir insanla cehennemi paylaşıyorsun... Boşanmak fikri kafana gelip gelip gidiyor... cesaret edemiyorsun... İnsanlar ne der diyorsun... Gene kendi duygularının
üzerine bir duvar örüp başka insanlar için evliliğinde kalıyorsun....
Fedakarlığını gören biri var mı? Yaşadığın ızdırabı senin gibi yaşayan?Korkuların seni hapsetmiş, her geçen gün etrafına bir duvar daha
örüyorsun. Sevilmeme korkusu, yalnız kalma korkusu, başarısız olma
korkusu, saygınlığını yitirme korkusu ve daha neler neler... Hayatında hiç korkmadığın bir gün oldu mu?
Cesaretle atıldın mı hiç, ya bilmediğin bir dünyaya girdin mi?
Sevilmemeyi göze aldın mı hiç? Gülünç duruma düştün mü? Ağladın mı doyasıya, insanlara aldırmadan? Acı çektin mi hiç, hani öleceğini düşünecek kadar...Ve iyileşmeyi başarabildin mi hiç?
Yaş erdi kemale diyorsun, bu saatten sonra benden ne köy olur ne
kılavuz.
Umutların tükenmiş, hayallerin yıkılmış... Koca bir ömür başka
insanların kontrolü altında geçip gitmiş. Alışmışsın artık bu düzene, artık
istesemde çıkamam diyorsun... Ve gene kendin için bir şeyler yapmaktan
vazgeçiyorsun...
Ne olurdu istediğin okula gitseydin... Kim ne derse desin, ressam olsaydın... Müzisyen, Arkeolog, Sanatçı, Sporcu olsaydın. Hayattaki
büyük adımları ancak hazır olduğunda sen istediğin için atsaydın...
Ne olurdu biraz risk alsaydın? Biraz kendine güvenseydin? Biraz
kendine inansaydın? Ne olurdu seni çepeçevre saran zincileri kırıp, önünde ki duvarları aşıp, kendin olabilmeyi başarsaydın? Kim ne diyebilirdi sana?
Gene kimse madalya takmazdı, gene kimse alkışlamazdı, gene kimse seni omuzlarının üzerine çıkarmazdı...
Ama sen kendine saygı duyardın!
Haydi şu anda şu dakika bir daha bak hayatına... Bu sefer kendin için
bir şeyler yap...Bırak insanlar sevmesin seni, bırak senin mutsuzluğundan
mutlu olmayıversinler, bırak takdir etmesinler, onaylamasınlar, bırak
dedikodunu yapsınlar, itiraz etsinler...
Hayatında bir kere olsun bu riski al! İstediğin mesleği yap... Zevk
al ürettiğin işten... Uçarak git işine...Keyif al birlikte çalıştığın insanlardan... Yaşamını kendin
SEÇ ve MUTLU OL seçtiğin bu yaşamdan...
İstediğin insan ile istediğin zamanda evlen... İster 20 inde ol,
ister 50sinde... Senden başka kim bilir doğru insanın kim olduğunu ve doğru zamanın ne zaman olduğunu? Dinleme başkalarını... Evlenmek için hiç bir zaman geç sayılmaz... Ve hatta istiyorsan asla evlenme... Bu yaşam senin, ve ızdırabını da, mutluluğunu da yaşayan tek sensin....
İstediğin zaman çocuk yap... Kendini hazır hissettiğinde, yaşama bir
canlı getirmek istediğinde ve o çocuğa verecek bir şeylerin olduğunda... Ve hatta istemezsen hiç çocuk yapma...
İstiyorsan başka bir şehre taşın, başka bir ülkeye, başka bir kıtaya...Mecbur değilsin bu şehire tıkılıp kalmaya...
İstiyorsan yeniden okula başla, yeni bir meslek, yeni bir hayat, yeni
ben diyerek kendin için yaşa...
Şimdi soruyorum sana...
Ne zaman kendin için bir şeyler yapacaksın?

CAN DÜNDAR




Esasen yazıyı okumaya başladım genelde merak ederim böyle uzun yazıları,
çünkü karamsarda başlasa aslında bir yol gösteriş vardır hepsinin içinde ama
bunu daha önce okumamıştım sanırım ilk 10-15 cümleden sonra KESİN
CAN DÜNDAR çıkacak bunun yazarı dedim içimden
ve son cümlede gördüm ki öyle de, bilenler bilirler harika ve yorumsuz yazıları var
maaşallah yine döktürmüş... Son cümlelere katılmamak eldemi ha diceksiniz ki
bu okulu sevmiyor musun, kesinlikle bölümü seviyorum ...!applauseapplauseapplause

Paylaşım için teşekkürler...





:)
Yazar
marakana


avatar

Kayıt: 08.03.2007
25.03.2008-18:13 #40382
Ne kadar umutsuz bir yazı bu böyle,,insanın içini karartıyor.Ben,şahsım adına insanların böyle herşeyi baskaları istiyor diye yaptıklarına, başkaları için yaşadıklarına inanmıyorum.Sevildiğini, sayıldığını dahi hissetmediğine hiç inanmıyorum.En azından anne-babalarınız tarafından sevildiğinizide mi hissetmediniz hiçconfusedEğer onu dahi hissetmediyseniz, sevildiğinizi farkedemiyorsunuz bence...







Yazar
clairvoyant


avatar
Antalya
Kayıt: 05.05.2006
25.03.2008-21:55 #40394
marakana yazdi
 
Ne kadar umutsuz bir yazı bu böyle,,insanın içini karartıyor.Ben,şahsım adına insanların böyle herşeyi baskaları istiyor diye yaptıklarına, başkaları için yaşadıklarına inanmıyorum.Sevildiğini, sayıldığını dahi hissetmediğine hiç inanmıyorum.En azından anne-babalarınız tarafından sevildiğinizide mi hissetmediniz hiçconfusedEğer onu dahi hissetmediyseniz, sevildiğinizi farkedemiyorsunuz bence...

Herkesin farkedemediği bir şeyler var demek ki... Bazı insanlar sadece kendi hayatları üzerinden yapar yorumu. Bazıları başkalarının neler hissedebileceğini düşünemez, hatta düşündüğünü sanan insanlar çoğunlukta. Hayat bizi öyle bir yere götürmüş ki; bir çoğumuz "Hayat budur" deyip dümdüz devam eder, normali oldukça alt seviyeye indirmiştir, düzene alışmıştır; fakar bazılarımız ise "Benim idealime göre daha iyi bir dünya olmalı" diyerek hayattaki her olaya başka açılardan bakarak yorum yapmaya çalışır. Düzene alışan insanlar zamanla o düzenin bir parçası olduktan sonra mutlu olduklarını sanarak mutlu olurlar; diğerleri ise mutluluğu ruhun özgürlüğünde aradıkları için ideallerine yaklaştıklarını hissettiklerinde mutlulukları artar. Ama bir yandan da diyorum ki; keşke düzene kendini kaptıran insanların arasında olabilseydim... Bazı konularda mutluluğu düzenin dışında arayacak kadar fazla düşünemeyebilseydim... Yeterince az düşünerek mutluluk konusundaki ideallerimi var olan düzenin içine sığdırabilseyim... Çünkü o insanlar her ne kadar düzene de kanmış olsalar, her türlü mutlu olabiliyorlar... O mutluluk bizim gibilere göre kandırmaca gibi görünse de onlar için bir gerçek... Biz onlar gibi olsaydık o mutluluklar bizim için de gerçek olacaktı... Neyse, herkes mutlu olsun da yeter ki kimsenin mutluluğu başkasının mutsuz olmasına neden olmasın... İmkansız ama umut işte...





Let`s make this world a better place to live !

Yazar
akgulozkan


avatar
istanbul
Kayıt: 12.12.2006
26.03.2008-11:10 #40433
clairvoyant yazdi
 
marakana yazdi
 
Ne kadar umutsuz bir yazı bu böyle,,insanın içini karartıyor.Ben,şahsım adına insanların böyle herşeyi baskaları istiyor diye yaptıklarına, başkaları için yaşadıklarına inanmıyorum.Sevildiğini, sayıldığını dahi hissetmediğine hiç inanmıyorum.En azından anne-babalarınız tarafından sevildiğinizide mi hissetmediniz hiçconfusedEğer onu dahi hissetmediyseniz, sevildiğinizi farkedemiyorsunuz bence...

Herkesin farkedemediği bir şeyler var demek ki... Bazı insanlar sadece kendi hayatları üzerinden yapar yorumu. Bazıları başkalarının neler hissedebileceğini düşünemez, hatta düşündüğünü sanan insanlar çoğunlukta. Hayat bizi öyle bir yere götürmüş ki; bir çoğumuz "Hayat budur" deyip dümdüz devam eder, normali oldukça alt seviyeye indirmiştir, düzene alışmıştır; fakar bazılarımız ise "Benim idealime göre daha iyi bir dünya olmalı" diyerek hayattaki her olaya başka açılardan bakarak yorum yapmaya çalışır. Düzene alışan insanlar zamanla o düzenin bir parçası olduktan sonra mutlu olduklarını sanarak mutlu olurlar; diğerleri ise mutluluğu ruhun özgürlüğünde aradıkları için ideallerine yaklaştıklarını hissettiklerinde mutlulukları artar. Ama bir yandan da diyorum ki; keşke düzene kendini kaptıran insanların arasında olabilseydim... Bazı konularda mutluluğu düzenin dışında arayacak kadar fazla düşünemeyebilseydim... Yeterince az düşünerek mutluluk konusundaki ideallerimi var olan düzenin içine sığdırabilseyim... Çünkü o insanlar her ne kadar düzene de kanmış olsalar, her türlü mutlu olabiliyorlar... O mutluluk bizim gibilere göre kandırmaca gibi görünse de onlar için bir gerçek... Biz onlar gibi olsaydık o mutluluklar bizim için de gerçek olacaktı... Neyse, herkes mutlu olsun da yeter ki kimsenin mutluluğu başkasının mutsuz olmasına neden olmasın... İmkansız ama umut işte...


Şafak döktürmüşsünbiggrinwink Katılıyorum ama ekleyeceklerim var..

Ben de bu yazıda anlatılan kişiliklerden sayılabilirim..Çünkü bölümü gerçekten çok bilinçsizce seçtim.. Tercihlerimin arasında hep vardı tabiki, ama gerçekten bilinçsizce seçmiştim.. Ve pişman mıyım?? Evet ben bölümü kazandığım zaman lanet okumuştum.. Tüh demiştim.. Ama önümde bir gerçek vardı, gerçek bir duvar vardı.. Bir sene daha mı?? Bir sene daha çalışıp o kadar zaman harcayıp aynı yoğun stresi çekmek ve ilk sene kazanamadı izlenimi yaratmak hiç hoş değildi.. İşte hayatımın önemli tercihlerinden birini yapmıştım.. Ve bölümümü sevmeye karar verdim.. Ve şu anda seviyorum.. Ya da sevdiğimi sanıyorum.. Korkarım yazının devamında olduğu gibi öyle bir zorunlulukla evleneceğim.. Yaşın geldi, eğer senin sevdiğinle evlenemiyorsan, seni sevenle evlenirsin!!. zararın neresinden dönersen kar hesabı.. belki seven dediğin kişi de aynı sebeple aynı şeyleri düşünüyordur.. İŞte hayat bu denli zayıf ağlarla örülü ve buna rağmen yürüyor..
Kim bilir bu ağlar güçlü olsa hayat ne kadar farklı olurdu...





Del.icio.us
Digg
Facebook
Furl
Google
Blink
Simpy
Spurl
Y! MyWeb